İngilizce Bağlaçlar ve Cümle İçindeki Kullanımlar
İngilizce’de bağlaç kullanımı akıcı ve düzgün cümleler kurabilmek adına oldukça önemlidir. Bağlaçlar cümle içinde isim, sıfat, zarf, fiilleri bağlayabildikleri gibi kelime grupları ve cümleleri de bağlayabilir. Kullanılış amaçlarına göre birçok alt kategoriye ayrılan bağlaçlar tablosu genel olarak 3 ana başlıkta toplanmaktadır:
Koordinasyon Bağlaçları
Benzer Bağlaçlar
Zarf Bağlaçları
Koordinasyon Bağlaçları
Bağlaçlar tablosunda en yaygın olarak bilinen ve sıklıkla kullanılan bağlaçlar koordinasyon bağlaçlarıdır. “And”, “or”, “for” ve “but” en çok bilinenleri olmak üzere “yet”, “so” ve “nor” da koordinasyon bağlaçları arasına girer.
1. “And” koordinasyon bağlacı “ve” anlamına gelir, kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlamak için kullanılır. Birbirini takip eden, paralel eylemleri ve/veya söylemleri içeren kelimeler ve cümleler arasında bağdaştırma görevi görür ve akıcı bir konuşma için kullanılan başlıca bağlaçlardandır.
“It was a beautiful and fluent speech.”
Güzel ve akıcı bir konuşmaydı.
****
“He went home to get his coat and came back for the meeting.”
Ceketini almak için eve gitti ve toplantı için geri geldi.
2. “Or” koordinasyon bağlacı “veya”, “ya da”, “yoksa” anlamlarına gelir ve genellikle alternatif bildirmek için kullanılır.
“Would you rather go out or stay at home?”
Dışarı mı çıkmayı tercih edersin yoksa evde kalmayı mı?
3. “For” koordinasyon bağlacı “çünkü” ve “zira” anlamlarına gelmektedir. İki cümle arasında bağlaç amaçlı kullanıldığında öncesinde virgül konur.
“She didn’t go to school, for she was feeling sick.”
Okula gitmedi çünkü hasta hissediyordu.
****
“My mother gets angry with me, for I never tidy my room.”
Annem bana sinirlenir zira odamı hiç toplamam.
4. “But” koordinasyon bağlacı “fakat”, “ama” anlamlarında kullanılır ve zıtlık belirtir. Genellikle ilk cümleden sonra beklenmeyen bir durum belirtir. Bazı durumlarda “hariç” anlamında da kullanılmaktadır.
“They worked very hard, but they couldn’t pass the exam.”
Çok çalıştılar ama sınavı geçemediler.
****
“Everybody is going to the concert but I.”
Ben hariç herkes konsere gidiyor.
5. “Yet” koordinasyon bağlacı “yine de”, “fakat” veya “halbuki” anlamlarına gelmektedir.
“I have been living in this city for more than 10 years, yet I don’t like to live here.”
“10 yıldan beri bu şehirde yaşıyorum fakat burada yaşamayı sevmiyorum.”
****
“The group has not gathered, yet we can start working.”
Grup henüz toplanmadı, yine de çalışmaya başlayabiliriz.
****
“We went to Budapest for our holiday, yet we could have chosen to go to Berlin.”
Tatilimiz için Budapeşte’ye gittik, halbuki Berlin’e gitmeyi seçebilirdik.
6. “So” koordinasyon bağlacı “bu yüzden” anlamında kullanılmaktadır. Genellikle sonuç belirtir.
“He was stuck in a dark, small room when he was little, so he’s afraid of the dark.”
Küçükken karanlık, küçük bir odada kapalı kaldı, bu yüzden karanlıktan korkar.
7. “Nor” koordinasyon bağlacı “ne de” anlamına gelir ve olumsuz durumları belirtmek için kullanılır. Cümlede verilen iki alternatifin de olmadığını belirtir. Bu yapıda cümle devrik olabilir ve “nor”dan sonra gelen cümle soru yapısında düzenlenebilir.
“I never ask for extra allowance, nor I ever need it.”
Hiçbir zaman fazla harçlık istemem, ne de buna ihtiyacım olur.
****
“Jenny can’t afford to live in that apartment, nor does she want to.”
Jenny o apartmanda yaşamayı karşılayamaz, ne de bunu ister.
Benzer Bağlaçlar
Bağlaçlar tablosunda benzer bağlaçlar genellikle ikili yapıları ile dikkat çeker. “Either …or”, “neither …nor”, “not only …but also”, “both … and” kalıplarını bunların içine alabiliriz. Bu kalıplar aynı anlama gelen iki cümleyi bağlayarak ifade rahatlığı sağlarlar. Benzer bağlaçlar isimleri, fiilleri, sıfatları ve zarfları bağlar.
1. “Either …or” bağlacı “ya da” anlamında, olumlu cümlelerde kullanılır. Olumsuz olduğu zaman “neither …nor” kalıbı tercih edilse de yardımcı fiile eklenen “not” olumsuz eki ile beraber de kullanılabilir.
“He either took the car or walked back home.”
Ya arabayı aldı ya da eve geri yürüdü.
****
“After the accident, he couldn’t either speak or sleep.”
Kazadan sonra konuşamadı ya da uyuyamadı (Kazadan sonra ne konuşabildi ne de uyuyabildi).
2. “Neither …nor” bağlacı “ne … ne de” anlamında, olumsuz cümlelerde kullanılmaktadır. Kendi içinde olumsuzluk barındırdığı için yardımcı fiilde olumsuzluk eki kullanılmaz.
“Dan neither booked his flight nor hotel for his travel.”
Dan seyahati için ne uçuşunu ne de otelini ayarladı.
3. “Not only …but also” “sadece …değil, ayrıca” veya “hem … hem” anlamlarında kullanılabilir.
“She not only became first in her class, but she also became first among all graduates.”
Sadece kendi sınıfında değil, tüm mezunlar arasında birinci oldu.
4. “Both … and” bağlacı “hem … hem”, “hem … hem de” anlamında kullanılmaktadır.
“Both my mother and my father are on vacation.”
Hem annem hem de babam tatildeler.
Zarf Bağlaçları
Zarf bağlaçları, bir yan cümleyi temel cümleye bağlamak amaçlı kullanılır ve İngilizce bağlaçlar tablosunda kendine en çok yer edinen bağlaç türüdür diyebiliriz. Birçok alt kategoriye ayrılan zarf bağlaçlarını aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
Zaman
Mekan
Tavır
Neden
Amaç
İmtiyaz
Durum
Sonuç
Zarf Bağlaçlarına Örnekler
after | before | by the time | until |
..dan sonra | …dan önce | zaman/zamanında | ..inceye kadar |
till | since | as long as | while |
..e kadar | ..den beri | sürece | sırasında |
as | when | whenever | once |
..i gibi | ..diği zaman | ..dığında | olur olmaz |
as soon as | immediately | the moment | now (that) |
en kısa sürede | hemen | an, anında | şimdi, -e göre |
where | wherever | in case | as if |
..dığı yerde | nerede olursa | olduğu durumda | ..diği gibi, ..mış gibi |
how | because | whereas | seeing that |
nasıl | çünkü | oysa, buna karşı | madem ki |
however | although | even though | no matter |
her ne şekilde | rağmen | olsa bile | ne olursa olsun, önemli olmasa da |
if | only if | even if | such |
eğer | yalnızca | olsa bile | böyle bir |
“I will go out after I finish my homework.”
Ödevimi bitirdikten sonra dışarı çıkacağım.
“Make sure he brushes his teeth before going to bed.”
Yatağa gitmeden önce onun dişlerini fırçaladığından emin ol.
“I’ll be gone by the time you get there.”
Sen geldiğin zaman ben gitmiş olacağım.
“I will not help you until/till you admit you were wrong.”
Hatalı olduğunu kabul edinceye kadar/kabul edene kadar sana yardım etmeyeceğim.
“I’ve been trying to solve this puzzle since you gave me in the morning.”
Sabah verdiğinden beri bulmacayı bulmacayı çözmeye çalışıyorum.
“I’ll be fine as long as you’re here.”
Sen burada olduğun sürece iyi olacağım.
“Let me cook something for you while you study.”
Sen çalıştığın sırada sana bir şeyler pişireyim.
“She’s riding her bike with great pleasure as she was as little.”
Küçükken yaptığı gibi zevkle bisikletini sürüyor.
“I’ll be ready when you’re home.”
Eve geldiğin zaman hazır olacağım.
“He gets very excited whenever he receives a present.”
Her hediye aldığında çok heyecanlanır.
“I will mark your sheets once everybody submits.”
Herkes teslim eder etmez kağıtlarınızı notlandıracağım.
“I will inform you as soon as I receive the offer.”
Teklifi alır almaz seni de bilgilendireceğim.
“I remember how much we had fun last summer immediately I see you.”
Seni gördüğümde hemen geçen yaz ne kadar eğlendiğimizi hatırlıyorum.
“We knew we were gonna be best friends the moment we met.”
Tanıştığımız an en iyi arkadaşlar olacağımızı biliyorduk.
“You can play video games now that you finished your homework.”
Ödevini bitirdiğine göre video oyunu oynayabilirsin.
“You shouldn’t be playing games where everybody’s having dinner.”
Herkesin yemek yediği yerde oyun oynamamalısın.
“I’ll be with you wherever you go.”
Nereye gidersen git yanında olacağım.
“She will accompany me during my travel in case I need her help.”
Yardımına ihtiyacım olduğu durumlar için seyahatimde bana eşlik edecek.
“He joked around with his boss as if he was his close friend.”
Patronuyla arkadaşıymış gibi şakalaştı.
“The way you act is about how you perceive your surroundings.”
Nasıl davrandığın etrafındakileri nasıl algıladığınla ilgilidir.
“She won’t be coming to the movies with us because she doesn’t have any close friends in the group.”
Bizimle sinemaya gelmeyecek çünkü grupta yakın arkadaşı yok.
“Mel was full of energy whereas her friends were very tired.”
Arkadaşlarının çok yorgun olmasına karşın Mel enerji doluydu.
“I will make a donation to this institution seeing that they effectively help kids with their education.”
Madem ki çocuklara eğitimlerinde etkin bir şekilde yardımcı oluyorlar, bu kuruma bağış yapacağım.
“You can desing this home however you want to.”
Bu evi her ne şekilde istersen öyle düzenleyebilirsin.
“I came here to see you although I am feeling very sick.”
Çok hasta hissetmeme rağmen seni görmek için buraya geldim.
“It is not possible to enroll to this workshop even though you have enough experience.”
Yeterli deneyime sahip olsanız bile sizi bu atölyeye kaydetmemiz mümkün değil.
“I will pursue my dream no matter what the consequence will be.”
Sonuçları ne olursa olsun hayallerimin peşinden gideceğim.
“Ms. Robinson can consider to assign me on the science project if I’ll have a good result from the exam.”
Eğer sınavdan iyi bir sonuç alırsam, Bayan Robinson beni fen projesine atamayı düşünebilir.
“I will have a piece of cake only if I can manage to g oto the gym tomorrow.”
Yalnızca yarın spora gitmeyi becerebilirsem bir dilim kek alabilirim.
“I will go to the movies tonight even if nobody will come with me.”
Kimse benimle gelmese bile bu akşam sinemaya gideceğim.
“We can not make such arrangement only to make him comfortable.”
Sadece onu rahat ettirmek için böyle bir düzenleme yapamayız.